Fenerbahçe oyun ve kalite farkıyla (Güntekin Onay): Maç öncesinde İsmail Kartal’a sorsalar “Beşiktaş’ta kim oynamasın istersiniz?” diye herhalde Aboubakar derdi. Rıza Hoca tamamen Fenerbahçe’ye karşı tedbir amaçlı bir 11 sahaya sürdü. Ne hücum yapabildi, ne de savunma… Beşiktaş iç sahada bu anlayışla oynamaz. Orta alanda neden Necip? O bölgeye sertlik katsın diye. Kattı mı? Hayır. Sürekli alanını kaybetti. Ama Necip elinden geleni yaptı mı? Her şeyini iyi niyetiyle ortaya koydu ama Beşiktaş’ta formanın değerini bilmeyen, profesyonelliğin gereklerini yerine getirmeyen çok oyuncu var.
Hadi savunmada tel tel döküldün, bu tercihlerle bu kadroyla hücum yapabildi mi Beşiktaş? Hayır. Neden Muleka? İnanılır gibi değil ama 80 dakika sahada kalıyor. Tercih edilen 11 mücadele edilsin diye. Ancak kalite diye bir realite var. Büyük takımları büyük yapan oyuncu kalitesi ve yıldız futbolculardır. Lakin Tadic, Szymanski, Dzeko ve Ferdi kaliteleriyle fark yarattı. (HÜRRİYET)
Siyah-beyaz formalı gri adamlar (Uğur Meleke): Dün saat 17 sularında Beşiktaş’ın özeti şöyleydi kısaca: Takımın yarısının sağlığı belirsiz. Yarısının da pozisyonu muğlak! Rosier, Masuaku, Rashica, Tayyip ve Emrecan sakat. Colley’nin sağlık durumu hakkında tevatür çoktu, saat 6’da gördük ki kadroda yok. Aboubakar’la ilgili de benzer biçimde söylentiler vardı, kulübede başladı. Ghezzal iyileşti ama maç kondisyonu eksik. Bailly 11’de ama kaç dakika sahada kalacağını veya ne kadar sarsak iş yapacağını kestiremiyorsunuz. Necip’in, Onur’un, Tayfur’un, Bahtiyar’ın pozisyonları hep belirsiz. Muleka başlayacak ama kanatta. Kulübün renkleri siyah-beyaz ama ben 30 yıldır bu kadar gri oyuncunun bir arada olduğu bir Beşiktaş kadrosu hatırlamıyorum doğrusu!
Fenerbahçe 4’e yakın bir gol beklentisi (xG) üretti. Şutlarda 20’ye 4, kornerlerde 6’ya 1, tabelada da 3-1 üstünlükle çıktı Dolmabahçe’den. İrfan ve Fred biraz daha dikkatli olsalar tabelayı artırmaları işten değildi. (HÜRRİYET)
Ya Mert de olmasaydı? (Attila Gökçe): Merak ve heyecanla beklenen derbi, renkli tablolarla başladı. Maçın başından itibaren oyunun dikkat çeken yanı, Beşiktaş’ın rakibinden baskı yaparak aldığı topu, geçiş oyununa yakışır biçimde kullanamadan yeniden kaybetmesiydi. VAR müdahalelerinin ne kadar gerekli olduğunu sistem adına gösteren bir maç izledik. Bu arada Beşiktaş’ta yediğinin en az iki misli gol kurtaran Mert’i de takdir etmek gerekiyor. Soru şu: Ya Mert de olmasaydı? Yanıt sizin.
Fenerbahçe kanatları daha iyi kullandı. Tadiç’in Dzeko’nun golündeki asisti, Ferdi’nin savunmada kaptığı toplarla Onur’u tehdit edecek atak başlangıçlarına adını yazdırması, konuk takımın fark yaratan özelliklerindendi.
Fenerbahçe’de Fred-Szymanski Tadiç Dzeko dörtlüsü, derbi heyecanından etkilenmeden 3 gol ürettiler. Fred’in şutları, Szymanski’nin penaltı kazandıran hamlesi, Tadiç-Dzeko yardımlaşması fark yaratıyordu.
Dünkü maç Beşiktaş açısından dramatik bir tablo ile gerçeği ortaya koydu. Rakip takım, hedef kovalamanın enerjisiyle oynadı ve kazandı. Ama Beşiktaş, tıpkı Konferans Ligi’nde olduğu gibi, belli bir dakikadan sonra oyundan kopuyor, dağılıyor, çözülüyor. Sonrasında takıma bir teslimiyet çaresizliği çöküyor. Takımda bu akıntıyı terse dönüştürecek lider karakterli oyuncu da yok. (MİLLİYET)
Tarihi fark kaçtı (Gürcan Bilgiç): Fenerbahçe tarihi fark ile ayrılabilirdi sahadan. Rakibini kalesine getirmediği gibi, neredeyse gol kaçırmayan oyuncusu olmadan bitirdi maçı. Penaltı kaçırdı, direkten topu döndü, Mert Günok’un kurtarışları vardı. 20 şuttan, üç golden, rakip ceza alanında 40 topla buluşmadan bahsediyoruz. Dzeko’nun en verimli maçıydı, İrfan Can Kahveci karşısında rakip yokmuş gibi oynadı. Crespo tek başına hükmetti orta sahaya. İsmail Kartal müthiş iyi hazırlamış takımını maça. Hiç acele etmedi, sakin kaldı ve doğru anın gelmesini bekledi. Bir sezon aradan sonra derbi kazandılar. Beşiktaş’ı yarıştan çıkardılar, Trabzonspor yenilgisinin yarasını sardılar. Fenerbahçe taraftarı tekrar takımın etrafında birleşti, endişelerinden uzaklaştı. Şampiyonluğun kilidini bir kez daha çevirdiler. (SABAH)