Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanının seçmenin salt çoğunluğunun oyuyla seçilmesi yerine, en fazla oyu alan adayın Cumhurbaşkanı seçilmesi önerisi, bir kez daha ittifak ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “vetosuyla” karşılaştı.
Erdoğan, Almanya gezisi dönüşünde gazetecilerin sorusu üzerine, 50+1 sisteminin değişmesinin “isabetli” olacağını belirtip, “50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil” görüşünü dile getirmişti.
MHP lideri Devlet Bahçeli ise sistemin aksayan yönleri ile ilgili düzenleme yapılabileceğini belirtmekle birlikte “50+1” kuralının devamından yana tavır koyarak, bir anlamda kapıları kapattı.
Erdoğan ile Bahçeli arasındaki en bariz görüş ayrılıklarından birini oluşturan 50+1 konusunda AKP’nin somut bir anayasa değişikliği çalışması bulunmuyor, veya Meclis’e bu konuda bir öneri sunması beklenmiyor.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, 50+1 kuralının korunması gerektiği görüşü uzunca süredir bilindiği için, Salı günkü grup toplantısındaki açıklamaları da kimse için sürpriz olmadı.
Yanıtı merak edilen soru ise Erdoğan’ın, muhalefetin yanı sıra ittifak ortağı MHP’nin tutumunu bile bile neden yeniden “50+1” tartışmasını açtığı.
“Azınlığın çoğunluğa tahakkümüne dönüştü”
AKP kurmayları, Erdoğan’ın bir kez daha gündeme getirdiği rahatsızlığın temel nedeni olarak, “etkili, hızlı, istikrarlı bir icra organı”nın seçilmesi için tasarlanan 50+1 sisteminin zaman içinde, “siyasi partilerin ittifak pazarlığı” zeminine dönüşmesine bağlıyor.
Bu konuda, muhalefet bloğunun oluşturduğu Altılı Masa içinde yer alan bazı siyasi partilerin CHP listelerinden milletvekili adayı yapılması örnek gösterilse de, oy oranları düşük olmasına karşın, 50+1 zorunluluğu nedeniyle, Yeniden Refah Partisi, HÜDA PAR veya Büyük Birlik Partisi gibi küçük partilerle işbirliğine mecbur kalınması en önemli sıkıntı olarak görülüyor.
AKP kulislerinde bu zorlayıcı etki, “Yüzde 1 bile oyu olmayan partiler, yüzde 49,5 oyu olan parti üzerinde tahakküm kuruyor. Tasarlanan ve beklenen bu değildi, ama şimdi gelinen noktada sistem, azınlığın çoğunluğa tahakkümüne dönüştü” sözleriyle ifade ediliyor.
“50+1 başlıklardan sadece biri”
AKP kurmayları, Fuat Oktay’ın Cumhurbaşkanı Yardımcılığı döneminde, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin aksayan yönleri konusunda başlatılan çalışmayı anımsatarak, “O dönem, sistemin aksayan yönlerine ilişkin tüm bakanlıkların görüşleri de alınmıştı. Eğer aksayan yönlere ilişkin 20 başlık varsa, 50+1 bu başlıklardan biridir. Yani elimizde, bu konuda hazırlanmış bir çalışma veya şu anda Meclis’e getirilecek bir öneri söz konusu değil” görüşünü dile getiriyorlar.
MHP lideri Bahçeli’nin 50+1 değişikliğine karşı olmasına rağmen, Erdoğan’ın, “50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil” ifadelerini “tutarlı ve anlamlı” olarak yorumladığına dikkat çeken bir AKP yöneticisi, Erdoğan’ın uygulamadaki bir rahatsızlığı dile getirdiğine işaret ediyor.
AKP kulislerinde, muhalefetle de uzlaşılması halinde yüzde “40+1” veya ikinci adaydan en az yüzde 10 fazla oyla seçilme gibi kriterlerlerinin getirilebileceği ifade ediliyor.
Yarı başkanlık gündeme gelir mi?
AKP içinde sistem revizyonu tartışmasının yeni olmadığı biliniyor. “Türk tipi başkanlık” olarak ifade edilen sistemin, “ittifakları zorunlu” kılması en önemli sıkıntı olarak görülüyor. “İttifak ortağı freni” nedeniyle iktidar olan partinin bile politikalarını istediği gibi hayata geçiremediğine işaret ediliyor.
AKP içinde bazı kesimler, bu sıkıntıyı ortadan kaldırmak için sistem revizyonuna gidilmesi, hatta muhalefetin de desteğini almak için “yarı başkanlık” gibi önerilerin tartışmaya açılması gerektiğini savunuyor.
Ancak, görüş olarak dile getirilse de bu konuda somut bir çalışma söz konusu değil.
“Erdoğan küçük partilerin baskısından bunalmış olabilir”
Kimi yorumcular Erdoğan’ın 50+1 çıkışını, “Bahçeli’yi sırtından atma hamlesi” olarak yorumlamıştı. Bahçeli grup konuşmasında bu yorumlara “Allah’a çok şükür siyasi hayatımız boyunca hiç kimsenin sırtına binmedik, hiç kimseyi de sırtımıza bindirmedik” sözleriyle yanıt vermiş ve kendilerinin “yük olan değil, yük alan parti” olduğuna da vurgu yapmıştı.
MHP kulislerinde de Erdoğan’ın 50+1 tartışmasını gündeme getirmesinin altında “MHP’den kurtulma” anlayışının olamayacağı, seçim ittifakı için yürütülen çalışmalar örnek gösterilerek anlatılıyor.
İttifak çalışmalarında sona yaklaşıldığına işaret eden MHP kurmayları Erdoğan’ın “ittifak ortağı küçük partilerin baskısından bunalmış olabileceği” ihtimalini dile getiriyorlar.
İttifak sisteminde değişiklik yapılarak, “herkesin aldığı oy oranında milletvekili çıkarması” kuralının getirilmesinin altında da, sistemin “küçük partilerin pazarlık alanına dönüşmemesi” amacının yattığına işaret eden MHP kurmayları, ancak CHP’nin listelerini küçük partilere açmasının, diğer küçük partileri de “daha fazla talepkar” olmaya yönelttiğine dikkat çekiyor.
“Alınganlık göstermek, Cumhur İttifakı birikimlerini hafife almak olur”
Erdoğan’ın yaklaşan yerel seçimler öncesinde, küçük partilerin taleplerine karşı bir çıkış yapmış olabileceği tahminleri dile getirilen MHP’liler bu, parti olarak bu konuda bir “alınganlık” içinde olmadıklarına da vurgu yapıyor.
“Bizim bu sözler nedeniyle alınganlık göstermemiz, Cumhur İttifakı birikimlerini hafife almak olur” diyen bir parti yöneticisi, durdukları noktanın tutarlı ve doğru olduğu görüşünde:
“Bizim çizgimiz, duruşumuz, Genel Başkan’ın ifade ettiği gibi çok net. 50+1’in neden gerekli olduğunu anlatırken, Cumhurbaşkanı’nın siyasetine de açık desteğini ifade etmiştir ve bu da son derece iyi bir duruştur.”